bugün

entry'ler (45)

windsurf

alaçatı nın bu sporu öğrenmek için en iyi yerlerden biri olduğu araştırmalar sonucu öğrenilip tüm hazırlıklar yapılarak yola çıkılır, surf merkezinin bulunduğu deniz kenarının yakın çevresinde pansiyonların olduğu öğrenilir, ancak sürülecek bir araç kiralandığı için alaçatı merkezdeki sakızlıhan a yerleşilir, daha önce tel ile görüşerek bilgi alınan active surf okulunun yolu tutulur veeee işte oradayızdır. Macera başlamıştır.

Acayip hevesle okula gidilir, havanın temel eğitim için biraz sert olduğu öğrenilsede yılınmaz, giyinilip sahile inilir, teorik eğitimden sonra tahta üzerinde durma ve temel duruş denemeleri sırasında bulunduğumuz korunaklı bölgenin ilerisindeki profesyonel surfçülere kaçamak bakışlar atılır ve içten içe bende işte böyle vınnn vıınnnn gelip gidicem iki kıyı arasında diyerek gaza gelinir, ders sonunda parmak uçları aşınmış kıpkırmızı, dizler düşmeden mütevellit tahtaya çıkıp durmaktan mosmor olmuştur ama olsundur bi kere rüzgarın üstünde gitmeye başlamanın (düşerekte olsa) tadı alınmıştır, sonraki iki günde eğitim devam eder, aşama gözle görülür cinstendir, artık düşmeden dönüşler yapılmakta, rüzgar üstüne çıkılmakta ve sahilde ayrılınan noktaya olmadı çok yakınındaki bir noktaya dönülmeye başlanılmıştır bile, ancak hava koşulları bir türlü tam elverişli hale gelmez, hele 4. gün denize inilemez bile, bu seferlik bu kadar diyip alaçatıdan mutlu mesut, tecrübe edinilmiş, spora başlanılmış, gerekli kontaklar kurulmuş olarak ayrılınır. tekrar dönülecektir elbet. rüzgar dualarına çok önceden başlanarak.

bu sporu ilk defa deneyecek olanlar dikkat; surf merkezinde 8 okul var ve herkes son derece güler yüzlü, fiyatlar hemen hemen aynı, bu sporu teorik olarak öğrenerek başlamak için 6 ders kesinlikle yeterli, zaten bazı tur şirketleride ist.dan alaçatıya 6 saat için sonderece uygun fiyatlara turlar düzenliyor, ilk gün 2 saat surf tahtası üzerinde dengede durmaya çalışmak, tahtanın neresine nasıl basarsan nasıl tepki alacağını anlamak ve temel duruşu yapmaya çalışarak geçiyor, sonraki saatlerde yönler, gidiş-dönüş ve pratik ile geçiyor, ders alınan 2 saat haricinde de kendin gidip-gelme denemelerine devam ediyosun zaten, dersleri aldıktan sonraki günlerde de yarım veya tam gün kiralamalar yapılabiliyor, surf okullarından ayakkabı-giysi ihtiyacınız karşılanıyor ancak en önemli nokta bence eller, parmak uçları ve avuçlar epeyce aşındığı için kesinlikle parmaklı (kesik olmayan) eldiven alınarak gidilmeli veeee kesinlikle uzun elbise giyilmeli çünkü ilk gün çok fazla düşüp kalktığınız için dizler board a binerken biraz morarıyor. bunların dışında alaçatı merkezde olduğu gibi surf merkezide yemek-içmek vb ihtiyaçlar açısından biraz pahalı, ancak hizmet burada da süper, türklerden fazla yabancı turist var, bazı yurtdışı kaynaklı spor okulları buraya turlar düzenliyor. ve evet malzemelerde biraz pahalı ama bence önce iyice bir bu sporu öğrenin sonra profesyonelliğe adına attığınızda malzemenizi alırsınız, hee para bol derseniz o ayrı. bende şimdilik bu kadar..

windsurf

rüzgar sörfü.

alaçatı

son dönemlerde özellikle sosteyik tatil yöreleri listesinde üst sıralarda yer alması nedeniyle adını sıkça duyduğumuz izmir in rüzgarlı beldesi.

Alaçatıya hiç gitmediyseniz öncelikle yerleşim yerlerinin deniz kenarında olmadığını söylemek gerek, pansiyon / mağazalarının, cafe / restorantlarının, hediyelik eşya pazarının, bakkallarının olduğu merkez ise yaklaşık 250 metrelik bir sokaktan ibaret. Tabi bu ana sokağın yan açılımlarında da keşfedilecek yerler mevcut. Açıkca söylemek gerekirse alaçatı pahalı bir belde. yemek / içmek, konaklamak bana kalırsa biraz tuzlu. Taşev, sakızlıhan, beyazhan, betül pansiyon, alesta butik otel / pansiyonlar merkezde veya merkeze çok yakın ve hemen hepsi eski yapılar. Her ne kadar taş ev in reklamı çok fazla yapılsada saydığım diğer mekanlarında oradan aşağı kalır tarafı yok. Zaten bu otellerde oda sayısı 10 u geçmiyor. Restaurantlarına gelince en meşhuru tavva, ancak burası tam sokağın üzerinde olduğu için ve alaçatı sezonda çok kalabalık olduğu için bence kafa rahatlığıyla yemek yemek olanaklı değil, sakin ve romantik bir ortam ararsanız kalamara yı tavsiye ederim. Ama önceden söyliyeyim buralardan iki kişi yiyip / içip 150 ytl den aşağı çıkamazsınız. Konaklama fiyatları ise sezonda 210 ytl (oda fiyatı) civarından başlıyor.

Genel bilgileri verdikten sonra, bence alaçatıya okullar açıldıktan sonra veya kapanmadan önce gidilmeliki tadı çıkarılsın, ve huzur işte tamda böyle bir yerde böyle yaşanır denilebilsin.

Son olarak bahsetmeden geçmek mümkün değil, tüm alaçatı ahalisi son derece güler yüzlü, tek bir ters hareket söz yada bakışla karşılaşmıyorsunuz.

paragliding

kaş tan paragliding izlenimlerine gelince;

tur şirketi naturablue nun araçları ile yaklaşık 25-30 dk.lık bir yolculuktan sonra, ortalama 1000 mt yükseklikteki asas dağında bulunan kalkış noktasına ulaşılır, başlık ve gerekirse ayakkabı vb. malzemeler temin edilerek giyilir ve paraşüt atlama noktasına karşı açılır, pilot kendini önce paraşüte sonrada size sabitler, rüzgar paraşütü havalandırdığında pilotunuz size koş derki zaten 2-3 adım attığında havalanmışsınızdır bile, sonrasında üzerinize kuşandığınız aparata oturur, elinizde fotograf makinesi ile muhteşem güzellikteki kaş ı fotograflarken aynı zamanda görüntüyü zihninize kazırsınız.

uçuş ortalama 30-40 dk sürer, siz hiç bitmesin istersiniz, amanın yamaç paraşütü bu kadar konforlu birşeymiymiş böyle dahi dersiniz. anlatılamaz bir keyiftir, hele birde pilotunuzun inişe yakın aksiyon yapalım mı sorusuna korkmadan yapalım derseniz kendi çevrenizde dönerek uçuşu tamamlarsınız ki ağzınız kulaklarınıza varır ve dersiniz kii evet abi uçmak özgürlüktür ve bizler hazerfenin torunlarıyız.

son olarak bize kaça patlar bu aksiyon derseniz uçuş 100 euro ki pazarlık payı mevcut! ayrıca uçuş başlangıcından itibaren pilotlarınız tarafından çekilen video larda dvd formatında 30 euro.

paragliding

yamaç paraşütü.

abdullah gül ü istemeyen vatandaşlıktan çıksın

rte nin bu klasik maço söylemlerini çok duyduk, daha da çok duyacağız bu gidişle. ne ilk ne son.

derintefekkur

kendisi ayrıca başarılı bir dalgıç olma yolunda da azimle ilerlemektedir. belirtmeden geçmek istemem.

cumhurbaskanligi secimi

kayıp 1 trilyon davası sonuçlanmadan kendini beraat ettiren bit zat ve bu zatın ne acıdır ki yıkmak istediği atatürk cumhuriyetinin cumhurbaşkanı olacağını bir düşünün. kimdir tüm bunların sorumlusu peki? herkes bunu kendine sormalı ve kendine pay biçmeli. 59. hükümet döneminde akp aleyhine başlatılan ya da yapmaya çalışılan anti-akp kampanyaları hep ters tepti ve akp ye oy olarak geri döndü. şimdi de istanbul da medya, ticaret... dünyasının kodomanlarının birleşip bir toplantı yaptığı ve akp nin yıkımı için yeni stratejiler geliştirdiği söyleniyor. şimdiki hedef belediye başkanlarının karalanmasıymış ve ilk sırada melih gökçek varmış vs. korkarım bu başlatılan saçma stratejilerde geri tepecek, böyle giderse ki rte bunu gerçekleştirmek, partinin dağılmasını, çatlamasını engellemek için cumhurbaşkanlığından bile vazgeçti, akp bir dahaki seçimde daha da ezici bir üstünlükle tek parti olarak meclise kurulacak. bana en acı gelen tarafta bu seçimlerde ve sonrasında akp ye oy veren, destekleyen medya, sanat camiası, halkın gözü önünde olan insanlar. bu insanlar o kadar izole bir hayat sürüyorlarmış ki meğer tüm türkiye yi o allı-pullu-güllü-dallı çevrelerinden ibaret sanıyorlarmış ve ülkenin diğer! kısmında yaşanılanlardan, hortlayan korkunç irticadan haberleri yokmuş. yazık. bir başka acı noktada bu durumun baş mimarının atatürk ün partisinin başında olan, adını bile anmaktan tiksindiğim kişinin olduğu. ve hala bu tiksinç insan artık sadece adı anlamlı kalmış olan partinin başında. bu nasıl bir hırssa, akıllara ziyanlık. sanırım türkiye hiç bu kadar kaypak, bu kadar şereften yoksun, bu kadar bencil bir dönemden geçmemişti. herhalde herşeye yeni baştan başlamak lazım, en baştan. anne karnından.

diğer taraftan şimdi geldiğimiz noktada ordunun sessizliğini sürdüreceği kesin, mecliste rejimin altını oymak için inceden çalışamalarına rahatça devam eder. ama beni asıl endişelendiren meclistekilerin kıvılcımını çakacağı fitili yakacak, hali hazırda bekliyen, kayseride, malatya da örneklerini gördüğümüz, 100 yıl öncesinde yaşamaya meraklı, ilimden bilimden nasibini almamış, bireysel iradeden yoksun olduğundan çook kolay gaza gelen ve kutsal kitabı, diğer kutsal olan herşeyi kendine öğretilen o kapkara zihniyete alet eden, haberleri takip ettikçe korkarım giderek çoğalan, o bağnaz topluluğun yapabilecekleri. işte o zaman kolayca temizlenemeyecek hepimizin! üzerine bulaşacakların günahı.

kiz kiza el ele tutusmak

böyle iki arkadaşı gördüğümde hep aklımdan geçen şey "ya bunlar acaba lezbiyen mi" dir. kişilerin cinsel tercihlerine saygı duyarım o ayrı.

cidosmidos

kendisi azimle kısa bir sürede çaylaklıktan yazarlığa terfi etmiş, iç vede dış görüye sahip, ılımlı, insancıl, mevlana yılına yakışır bir şahsiyettir.

yazılarını merakla bekliyor, ilgiyle takip ediyor olacağım.

iyiki varsın, iyiki geldin.

tekrar hoşgeldin.

solcuların binlerce kez dinlediği şarkılar

tüm grup yorum şarkıları.

aslında tüm evrensel özgürlük şarkıları.

kas

antalya nın en sevilesi ilçesi.

bir kez gittiniz mi muhtemelen kendinizi halikarnas balıkçısından alıntı yaparak "sanmaki geldiğin gibi gideceksin" derken bulacağınız, tarihi, denizin tüm mavi tonlarını, sualtının muhteşem güzelliklerini, akdeniz mutfağının lezzetli tadlarını keşfedeceğiniz, torosların gölgesine sığınacağınız yerdir.

antik tiyatrosu ve tiyatronun çevresine yayılmış lahit mezarları ile antiphellos u, bir çobanın hemen hergün kaybolan koyunlarının izini sürerken keşfettiği yaklaşık 18 km. uzunluğundaki serin suları ile saklıkent/kanyonu, tekne turları ile gezilen kekova adasını belkide likya tur kapsamında yeterli vakit ayırarak ve bir rehber eşliğinde gezmek en iyisidir.

kaş ın sembolü lahit mezarına sokaklarında dolaşırken rastlarsınız, mavinin 5 tonunu sayacağınız kaputaş ı izlerken güzelliği karşısında gözleriniz dolar, dejavu da güneşin batışını soğuk biranız eşliğinde doya doya seyredersiniz, mavi de rock müzik eşliğinde kafa bulursunuz, bahçe de en leziz zeytinyağlıların, mama' s kitchen da annenin böreğinin tadına doyamazsınız. tabi bir de kardeş meis adası vardır ki bu iki ada zaten kaşla göz olmuştur.

kaş çok şükür ki doğal yapısı gereği şu meşhur oteller zincirleri ve tatil köylerinin perişan edeceği bir yer değil. yıldızı olmayan pansiyon/otellerde konaklarsınız ki ferah ve koza benim favorilerimdir. kaputaş gibi araçla veya tekneyle ulaşılan plajları haricinde merkezde denize girmek ve güneşlenmek için büyük/küçük çakıl beach leri vardır, buralara girişte ücret ödemezsiniz, yediğiniz içtiğinizi makul ölçülerde öder çıkarsınız.

kaş ın yüzeyi ne kadar güzelse sualtıda bir o kadar belkide daha da güzeldir. kaş belkide türkiye nin en önem verilen ve üzerinde uğraşılan dalış merkezlerinden biridir, 2006 ekiminde uluburun 3 ün tarihe gönderme yapılarak özellikle de dalış turizm amaçlı batırılması bunun en güzel örneklerindendir. ama kaş verilen bu önemi de haketmektedir. batığı ve mermer köpekbalığı ile güvercin, fenerburnu, kanyon, üç kayalar, flying fish, hidayet koyu, besmi, oasis...ve daha pek çok noktada caretta caretta lar, lahoz-orfoz-akya-barakuda süreleri eşliğinde dalış yaparsınız. tabi gece dalışı yapılmadan dönülmemesi gerektiği de vurgulanmalıdır ki hem fenerler eşliğinde sualtının tadı çıkarılsın hemde yanınızda götürdüğünüz biralarınız eşliğinde teknede samanyolu altında keyif yapabilesiniz.

veee sonunda sanmayın ki geldiğiniz gibi gideceksiniz ve sanmayın ki bu kaş a son gelişiniz.

ufuk uras i terorist sanmak

23 temmuz 2007 sabahına yakışır bir söylem.

mecliste sesimiz olacak, en azından bizden 1 kişi orada olacak diyerek sevindiğimiz, içimizi bir nebze rahatlattığımız ufuk uras a saldırılar ilk günden, son derece cahilce ve bağnazca başladı. ama tüm bunların meclisteki yegane sesimizi keseceğini, onu bastıracağını hiç mi hiç sanmıyorum.

2000000 uncu entry

belkide şu an girdiğim entry.

atam rahat uyu biz buradayiz

22 temmuz itibariyle yalan olmuş sözdür.

atam ya artık %40 rahat uyuyamıyorsa?

halkindan nefret etme sebepleri

bkz: 22 temmuz seçimleri

karar milletindir ve bas tacimizdir

şu an itibariyle akp yetkililerinin söylemeye başladığı cümle.

durmak yok yola devam diyorlar, halkın iradesi ise diğer herkes kabullenecek diyorlar, milletin iradesi net bir şekilde ortaya çıkmıştır diyorlar.

ben daha da korkmaya başlıyorum. şimdi yapılan herşey, alınan her karar, değiştirilen her kanun un arkasında milletin iradesinin olduğu, demokrasi adına adımların atıldığı söylenecek ve hem diğer partilere hemde belki orduya göz dağı verilecek, verilmeye başlandı bile!

aziz nesin le avunmaya calismak

aslında avunmak değildir de aziz nesin in büyük adam olduğunu düşündürtmektedir daha ziyade.

ama ufak çapta bir oransal yanılgı vardır, %60 değilde şu an itibariyle %61,6 dır aptal olan. aptal demek bile hafiftir hatta bence!

atam atam sen kalk ben yatam

aklıma geldikçe içimi sızlatan cümle..

ah atam ah..

2007 genel seçimi sonuçları

ne diyeceğimi bilemiyorum, ülkemin bu kadar geriye gitmiş, halkımın kendini bu kadar bilmez, geleceği bu kadar umursamaz, 1 kg. kömüre, nohuta, gsm kontürüne kendini/geleceğini satmış, bu kadar kör, bu kadar ...... gerçekten inanamıyorum.

evet akp nin ciddi bir oranda oy alacağını tahmin etmemek için gerizekalı olmak lazımdı ama ben bu kadar umutsuz değildim. televizyonun karşısındayım ve şok mu yaşıyorum, hayretler içindemiyim, hayal kırıklığımı yaşadığım onuda bilmiyorum.

belki diyeceksinizki nedir bu kadar feveranın nedeni? ben ülkemden ilk defa kuşku duymaya başladım çünkü, çünkü hiç bir dönemde halkımın %50 sinin olanlara karşı bu kadar umursamaz, ve belkide olanları tasdik eder olduğuna rastlamamıştım. sürekli kafamda ne olacak sorusu yanıp sönüyor. ne olacak?? yoksa bizde iran daki aydınların söylediği gibi rejimin nasıl birden bire değiştiğini hiç anlamayacakmıyız, nasıl oldu biz anlamadık mı diyeceğiz yoksa evet gümbür gümbür geldi ama biz umursamadık mı diyeceğiz. cumhurbaşkanı referandumla seçilirse ne olacağı şimdiden belli, devletteki tüm kadrolaşmalar nerdeyse tamamlanmıştı zaten, şimdi katmerlenecek.

şimdi ne olacak? ne olacak?

belkide hiçbirşey olmayacak önceki 4 yıl nasıl geçtiyse sonraki yıllarda öyle geçecek, yani okullarda 23 nisan törenlerinde kur-an okuma yarışmaları artacak, isteyen herkesin bir gemiciği olabilecek, cuma günleri devlet dairelerinde nerdeyse tatildi, artık resmi tatil olacak, yavaş yavaş olacak herşey, halk zaten kabullenmiş herşeyi, malatyadaki katliam meşrulaşacak, belkide türünün son örneği olmayacak, herkes soğukkanlı olmaya ve hep kafalardaki ihtimali düşünmemeye çalışacak ve günlük hayat rutini devam edecek. borsa ve dövizde önümüzdeki haftada radikal hareketlenme görülmeyecek, temkinli olacak tüm yaklaşımlar, pek çok partinin genel başkanları istifa edecek, ordu e-muhtıralar vermeye devam edecek.......

ama benim kafamda şekillenmeye başlayan "ben artık ülkeme nasıl güveneceğim" sorusu ne olacak, ya "eğer bişi olursa hangi ülkeye kaçılabilir, hangi ülke bizi kabul eder" sorusu ne olacak???